İsmail Hakkı Özkan

İsmail Hakkı Özkan, 15 Nisan 1941 tarihinde İstanbul’un Sultanahmet semtinde, Divanyolu Caddesi üzerindeki evlerinde dünyâya geldi. Annesi, terzi Zehra Özkan, babası sinemacı ve filmci Aziz Özkan’dır. Okuma ve yazmayı, okula başlamadan önce, aydın ve yenilikçi bir hanım olan annesinden öğrendi.

İlk öğrenimini Cerrahpaşa 2. İlkokulu’nda, orta ve lise öğrenimini Nişantaşı Özel Işık Lisesi’nde tamamladı. İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nü, dönemin çeşitli olumsuz şartlarının etkisiyle son sınıfta mezun olmadan bıraktı. 1968 yılında İstanbul’da Yedek Subay Öğretmen olarak başladığı vatanî görevini, 1970 yılında, son üç ay askerî eğitim gördüğü Manisa’da tamamladı.

Çocukluk yıllarında; Hakkı Derman, Sâdi Işılay, Necâti Tokyay, Emin Ongan, Kemâl Gürses gibi kıymetli sanatçıların idâresinde yapılan fasılları radyodan dinleyerek Türk müziğine bağlanan İsmail Hakkı Özkan; on iki, on üç yaşlarında Madam Levon Kavafyan’dan Batı müziği piyano dersleri aldı, fakat kısa bir süre sonra Türk müziğine olan aşırı bağlılığı sebebiyle piyanoda kendi kendine Türk müziği eserlerini çalmaya başladı.

Bu yıllarda çok takdir ederek dinlediği Feyzi Aslangil’in etkisi altında kaldı. Daha sonraları Ney sazına ilgi duyarak, Yenikapı Mevlevîhânesinin son dervişlerinden Osman Dede’nin tavsiyesi ile, her yönüyle çok köklü bir Türk müziği tedrîsi olan Neyzen Gavsi Baykara‘dan ney, kudüm, usûl, makam, nazariyât, prozodi, edebiyat ve müzik kompozisyonu konularında büyük istifâdeler sağladı ve Türk müziği konusunda derin bilgiler edindi.

1959 yılında hocasının teşvik ve destekleriyle ilk beste denemelerine başlayan sanatçı, ertesi yıl İstanbul Belediye Konservatuarı Türk Mûsıkîsi Bölümü’ne girdi. Buradaki öğrenimi sırasında Halil Bediî Yönetken, Nevzat Atlığ, Şefik Gürmeriç, Şive Ölmez, Muazzam Sepetçioğlu, Süheylâ Altmışdört, Melâhat Pars ve Dürdâne Altan’ın öğrencisi oldu, ayrıca Tanbûrî Naime Batanay’dan Tanbûr dersleri aldı.

Öğrencilik yıllarında Münir Nûreddin Selçuk‘un bâzı konserlerinde üstâdın isteği ile piyano çaldı. 1967 yılında mezun olduğu konservatuara, aynı yıl hoca olarak atandı. Bu kurumda Nevzat Atlığ‘dan sonra uzun süre San’at Kurulu Başkanlığı’nı yürüttü. Buradaki hocalığı süresince; hiçbir tâviz vermeden savunduğu, ciddî ve seviyeli Türk mûsikîsi anlayışını aşıladığı ve bugün pek çoğu önemli sanat kurumlarında görev yapan yüzlerce öğrenci yetiştirdi.

Türk müziği konusunda edindiği derin bilgi ve tecrübelerini, “Türk Mûsikîsi Nazariyâtı ve Usûlleri – Kudüm Velveleleri” (İlk basımı İstanbul, 1984) isimli kitapta topladı. Bir çok konuda otodidakt olarak kendini yetiştiren İsmail Hakkı Özkan, Osmanlıca okuyup yazmayı ve Hamparsum Notasını, ideâl kaligrafileri ile kendi kendine öğrendi.

Arûz veznine olan ciddî hâkimiyetiyle; mesnevî, kasîde, fahriyye, medhiyye, mersiye, murabbâ, şarkı, kitâbe, hiciv gibi Divân Edebiyâtı’nın hemen her formunda çok sayıda şiir yazdı. Muhibbi olduğu ve uzun yıllar sohbetleri ile istifâde sağladığı Yesârî Âsım Arsoy‘un san’at üslûbunu benimseyerek bestelediği bir çok eserinin güftesi de kendisine âit olan sanatçı günümüzde “Ebced” ile târih düşüren şâirlerin en önde gelenidir.

1971 yılında Gönül (Birant) Özkan ile evlenen ve Ece Melike (Doğum tarihi: 11 Ağustos 1978) isimli bir kız evlât sâhibi olan İsmail Hakkı Özkan’ın otuz beş tanesi saz eseri olmak üzere; Beste, Ağır Semâî, Yürük Semâî, Şarkı, Türkü, İlâhî ve Köçekçe formlarında yüz seksen yedi bestesi vardır. Kaynak: otuken.com.tr

Bir yanıt yazın