
Zamanının ünlü tüm bestekarları yaptıkları besteleri ilk defa Müzeyyen Senar ile meşk etmişler, şarkıları onun sesinden ve yorumundan dinlemek için adeta sıraya girmişlerdir. Lem’i Atlı, Zeki Arif Ataergin, Suphi Ziya Özbekkan, Osman Nihad Akın, Şükrü Tunar, Şerif İçli, Sadi Işılay bu bestekarların başında gelmektedir.
Remzi Kitabevi tarafından yayımlanan Cumhuriyetin Divası Müzeyyen Senar isimli biyografide, musikimizin klasikleri arasında yer alan şarkıların bazılarının besteleniş hikayeleri de var. “Muallâ Gökçay o dönemin en güzel kadınlarındandı. Lem’i Atlı ona aşıktı ve o sıralar hastalanmıştı” Bir süre sonra Lem’i bey sıhhatine kavuştu.
Ancak, talihin garip bir cilvesi, bu kez Muallâ Gökçay’ ın hasta olduğu ve evinde yattığını haber aldık. Bir koşu ona gittim. Çok önemli bir rahatsızlığı yoktu. Ama her halde ateşten olacak rengi sapsarı idi. Doktoru bir hafta istirahat edip evden çıkmamasını söylemişti.
Muallâ iki gün evvel Lem’i Beyin de kendisini ziyaret ettiğini söyledi. Bir gün Lem’i Atlı, Şükran Özer, Safiye Ayla, Şerif İçli ve birkaç arkadaş bizde idi. Lem’i Bey, “Bakın çocuklar yeni bir beste yaptım. Güftesini de kendim yazdım. Beğeneceksiniz,” dedi. Nihâvend makamında bestelemişti. Hepimiz şarkının Muallâ Gökçay için olduğunu anlamıştık. Hocanın arzusu üzerine bu iki şarkıyı taş plağa okudum. Kaynak: Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta