Fuzûlî

Fuzûlî

Fuzûlî’nin hayâtı ve Klâsik Türk müziği eserlerine güfte olan şiirleri ile ilgili eserlerin; bütün bilgileri, sözleri, notası ve video yorumları.

Hayâtı

Fuzûlî, Türk divan şâiridir. Asıl adı, Mehmet bin Süleyman’dır. Türk Bayat boyundan olduğu aktarılmaktadır.

Azerice şiirini, önemli ölçüde etkilemiştir. Alevilik ve bölge Şiiliğinde, Yedi Ulu Ozan’dan biri kabul edilir. Ailesi, göçebe hayâtı bırakıp, günümüzdeki Irak bölgesine yerleşmiş olan, Oğuzların Bayat boylarındandır.

Fuzûlî’nin, kesin bilinmemekle birlikte, 1483 yılında, Akkoyunlular zamanında, şimdiki Irak’ta, Kerbela veya Necef’de veya Kerkük iline bağlı Kale semtinde doğduğu tahmin edilmektedir.

Fuzûlî, iyi bir eğitim almak için ilk önce, Hillah şehirinde bir müftü olan, babasından, ve daha sonra, Rahmetullah adındaki bir öğretmenden eğitim görmüştür.

Daha sonraki öğrenimi hakkında, kesin bir bilgi olmamakla birlikte, eserlerinden, islamî bilimler ve dil alanında, çok iyi bir eğitim aldığı anlaşılmaktadır.

Ayrıca, Su Kasidesi’nin 2. beytinde; “Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem” “Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su” diyerek, astronomi bilgisinin de iyi olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca, hamse sâhibidir.

Azerice Divanı’nın, önsözünde: “İlimsiz şiir temelsiz duvar gibidir, temelsiz duvar da değersizdir.” demektedir. Azerice, Arapça ve Farsça divan şiirlerini yazmıştır. Eserlerinde kullandığı dil, dönemindeki divan şâirlerine göre daha sade, anlaşılır bir Türkçe’dir.

Halk deyişlerinden, bolca yararlanmıştır. Bedensel zevklerden ziyâde, tasavvufî bir aşk ve Ehl-i Beyt’e duyulan özlem, ayrılık acısı, şiirlerinin konusunu teşkil etmiştir.

Duygu ve düşüncelerini, çok içten ve lirik bir şekilde ifâde etmeyi kolayca başarmıştır. Bu açıdan bakıldığında, Türk şiirinde karşılaştırılabileceği tek şâir, Yunus Emre‘dir.

Leyla ve Mecnun mesnevîsi, aynı konuda yazılmış (Arapça ve Farsça dâhil) en iyi mesnevîlerden biridir. İran şiirinden, Hâfız, Türk şiirinden ise, Nesimî ve Nevai çizgisini, en başarılı şekilde kemâle erdirmiştir.

Kendisinden sonra gelen bütün divan şâirlerini etkilemiştir. Şiirlerinin, başkalarıyla karışmaması için, gereksizmanâsız anlamına gelen, “Fuzûlî” mâhlâsını kullanmıştır.

Kanûnî’nin, Bağdat’ı fethinden sonra (1534), padişaha kasideler sunmuştur. Padişah tarafından beğenilen kasideler karşılığında, 9 akçelik maaşla ödüllendirilmiştir.

Maaşını alamayınca, Şikâyetnâme’yi yazmıştır. Şikâyetnâme, Fuzuli’nin en önemli eserlerinden biridir. Şikâyetnâme’sinde Fuzuli şöyle der: “Selâm verdim rüşvet değildir diye almadılar. Hüküm gösterdim, faydasızdır diye mültefit olmadılar.”

Fuzûlî’nin, 1556 yılında, Kerbela’da yaygın olan salgın bir hastalık (veba veya kolera) sonucunda öldüğü tahmin edilmektedir.

Eserleri

  1. Divan,
  2. Beng ü Bade
  3. Türkçe mesnevi
  4. Leyla ile Mecnun
  5. Risale-i Muammeyat
  6. Kırk Hadis
  7. Su kasidesi
  8. Hz. Ali Divanı
  9. Şikâyetnâme

Kaynak: tr.wikipedia.org

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top