SalihBora.Com

Menü
  • Ana sayfa
  • Sanatçılar
    • Bestekârlar
    • Şairler
    • Gönül verenler
    • Saz sanatçıları
    • Ses sanatçıları
  • Eserler
    • Şarkılar
    • Türküler
    • Saz eserleri
  • Notalar
  • Bilgiler
    • Hakkımda
    • Makamlar
    • Usûller
    • Çalgılar
    • Nedir?
    • Öyküler
    • Diğer bilgiler
    • İletişim
    • Üyelik
  • Arama

Savt formu nedir?

Savt formu nedir?

Arapça’da “ses” anlamına gelen Savt, genel anlamda mûsikî ile okunan şiir anlamına gelirse de, Tekke mûsikîsi‘nde, “Kısa güfteli, ağır tempolu, çok tekrarlanan melodi cümleleri ile bestelenmiş bir tür İlâhî formu” anlamındadır. Başka bir ifadeyle, “İlâhîler’e mahsus güftelerin, aynı makam ve usûlde, ancak farklı nağmelerle bestelenmesinden oluşmuş Tekke mûsikîsi eserlerine Savt denilmektedir.”

Yani bir güfte, aynı makam ve usûl adı altında bir çok defa bestelense bile, bu parçaların hiç biri bir diğerine benzemez. Çünkü muhtevalarındaki nağmeler farklı farklıdır. Bu türü belirleyen temel öğe, seçilen bir beytin birer cümleden veya iki cümleli bir bölümden oluşmuş bir ezgi içinde, sürekli olarak tekrarlanması ve her tekrarda cümlenin bir motifinin oluşmasıdır.

Savtlar, icra edilen zikrin özelliklerine göre, okunuş üslûbu ve okuma zamanı bakımından farklılık arzeder. Bu okunuş üslûbu ve okuma zamanı, tekkelerdeki zâkirbaşının mûsikîdeki kudretine kalmıştır. Savt, Câmi mûsikîsi‘ndeki “Tesbîh” formuna yakınlık arz eder. Güfte, sürekli tekrarlanan, ruha tevhîd duygusu veren birkaç cümleden ibarettir.

Daha çok Gülşenî tekkelerinde okunan ve âdeta bu tarikatla özdeşleşmiş olan bu form, aynı zamanda Bayramı tarikatında seslendirilen İlâhîler’e de isim olmuştur. Çamaşır, Tapu (Taptuk) Savtı gibi isimler alan Savtlar’ın Hacı Bayram Velî (ö:1429)’nin annesinden miras kaldığı, onun çamaşır yıkarken bu türden İlâhîler söylediği rivâyet edilir.

Tekke mûsikîsi’nin bu nadide formundan günümüze çok az sayıda eser gelebilmiştir. Bu eserlerden çoğunun güftesini, 1569 yılında vefât eden Gülşenîzâde Ahmed (Hayâlî)’e ait olan, “Durman yanalım âteş-i aşka” dizesiyle başlayan şiiri oluşturmaktadır. Ayrıca bu eserlerin büyük bir kısmının Sabâ, geri kalanının ise Çargâh ve Hüseynî makamlarından oluşu da dikkat çekmekte ve insanda, Savt formunun hüzün içeren bir form olduğu kanaatini uyandırmaktadır. Dr. Yavuz Demirtaş – Kaynak: ktp.isam.org.tr

Önceki sayfa
Sonraki sayfa

Yorumunuz

Cevabı iptal et

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

SalihBora.Com

  • Son Yorumlar:
  1. Adalet - Şükran Özer Doruk

    İlahi adalet kimsenin hakkını kimsede bırakmaz sabret ve bekle boşuna dememişler alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste…….

  2. Cemil Türkay - Mine Yalçın

    Gerçekten çok harika bir ses. Allah vergisi... Hemşehrim.

  3. Yaşar ÖZÜRKÜT - Burcu Göktürk

    Olursa bu kadar olur. Ses, mimik, yorum, eda, dinlerken doyumsuz zevk alıyorum. Yolunuz açık olsun. TRT Türkü yönetimini de kutluyorum…

  • Son Eklenenler:
  • Gönül Akın
    Gönül Akın
    T.R.T. Ankara Radyosu Türk sanat müziği ses sanatçısı ve ressam Gönül Akın,
  • Çal söyle güzel nağmelerin mest-i müdâm et şarkısı
    Çal söyle güzel nağmelerin mest-i müdâm et – Şarkısı
    Sözleri Çal söyle güzel, nağmelerin mest-i müdâm etÂvare gönül, şarkını çal, söyle,
  • Çal söyle güzel nağmelerin mest-i müdâm et notası
    Çal söyle güzel nağmelerin mest-i müdâm et – Notası
    Bestesi ve güftesi Şâhin Uçar‘a ait olan, Eviç makamı, Curcuna usûlündeki şarkı;
  • Çok Okunanlar:
Sâdettin Kaynak

Sâdettin Kaynak,1893 yılında İstanbul'da dünyaya gelmiş olup, Hâfız Hacı Fatih Camii Müderrislerinden Ali Alâüddin Efendi’nin oğludur.

Muzaffer İlkar hayatı

Muzaffer İlkar, 1910 yılında İstanbul’da dünyâya gelmiş, Beykoz Rüştiyesi’nde, daha sonra Kadıköy İdadisi’nde tahsilini tamamlamıştır.

Selâhattin Pınar

Selâhattin Pınar, 22 Ocak 1902 tarihinde, Üsküdar - Altunizade de dünyâya gelmiştir.

Copyright © 2022 SalihBora.Com
Saklaya, saklaya "bu hâle" geldiğimiz ve sitemdeki içerikler benim icâdım olmadığı için, bu sitenin bütün hakları "SAKSIZDIR."