Hayâtı
Halil Soyuer, 4 Ocak 1921 tarihinde Havran’da dünyâya geldi.
Geçmişi Bayburt’a dayanmaktadır. Küçük yaşlarından itibaren şiire ilgi duymaya başladı. Ancak şiir yazmaya yönelmesi lise yıllarına denk düşer.
1940 yılından beri çeşitli yerlerde şiirleri yayımlanan Halil Soyuer, uzun yıllar Ankara Halkevi bünyesindeki kültür ve sanat şubesini yönetti. Özellikle o dönemde yaygınlaşan Şiir Günlerinin yaratıcı ve sunucusu oldu.
1955 yılında memurluktan ayrılarak gazeteciliğe başladı.
Değişik dergi ve gazetelerde çalıştıktan sonra 1982 yılında emekli oldu.
Bazı dergiler de çıkaran Soyuer’in şiirleri, çeşitli dillere çevrildiği gibi, birçok sanatçı tarafından da bestelendi.
Döneminin birçok bilinen şairiyle karşılaşıp dostluk kurdu. Birçok şaire de çeşitli konularda yardımda bulundu.
İlk şiir kitabı olan “Liman” 1950 yılında olmak üzere, bugüne dek 12 şiir kitabı yayımlanan ve çeşitli ödülleri de bulunan Soyuer, Dünyâ Şairler Kongresinde Türkiye’yi temsil etmiştir.
Fâruk Nafiz Çamlıbel, bir yazısında Halil Soyuer’e şu şekilde hitap eder: “Unutmayınız ki, siz, işte bu güçlü şiirlerin mısraları arasından yarınlara yüz akıyla çıkacaksınız. Gerçek Türk şiiri, sizin ve sizin gibilerin ellerinde yücelecektir.”
İltifat balonlarının gölgesini aklın üstünden çekip, nesnel bir değerlendirme yapmaya yeltenildiğinde şunu saptamak zor olmasa gerek: Halil Soyuer, ne var ki Çamlıbel’in öngördüğü gibi yarına yüz akı ile çıkamamıştır. Bahsettiği yücelmenin esamesi ise, Türk şiirinde okunmamaktadır.
Yusuf Mardin de iltifat konusunda freni tutmayanlardan: “Hece veznini 5 Hececi Üstâdın bıraktığı yerden bugüne başarıyla getirmesini bilen Halil Soyuer’in yiğitçe deyişini okuyup da heyecanlanmamak mümkün değil.”
Soyuer hakkında yazanların hemfikir oldukları tek şey, aruz ve serbest vezin dışında, yazdıklarında başarılı olduğudur. Bu sebeple, elinde sazı olmayan halk ozanı şeklinde taçlandırılır.
1973 yılında Gençlik Parkı’nda (Ankara) Âşık Mahzuni ile atışmaları, Soyuer’in burada gösterdiği başarı, varolan kanaatı güçlendirir: Koşma şairi! Behçet Kemal Çağlar‘ın yorumu da aynı doğrultudadır:
“Soyuer, sazını kasabasında bırakıp gelmiş gibi, neredeyse elini kulağına atıp, makamla söyleyecek sandığımız ilk koşmalarından sonra, büyük şehirden aldığı ilhamları ve tesirleri yine yerli havasında eritmesini çok iyi bilmiştir.”
O halde biraz daha yakından tanıyalım
5 Ocak 1921 Balıkesir – Havran doğumlu olan Soyuer, şiirle tanışıklığı Edremit Ortaokulu dönemine denk gelir. Bunda okul müdürü Mahir İz’in tesiri yüksektir.
Liseyi bitirip, bir süre ticaretle uğraştıktan sonra, yedek subaylık yapan Soyuer’in, 7 Gün dergisinin genç hevesliler sayfasında yayımlanan şiiri, İbrâhim Alâeddin Gövsa’nın takdirini kazanınca, meyli artar.
Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki memuriyeti boyunca, Ankara gazetelerinde şiir ve yazıları yayımlanır. 1946 yılında Anadolu Ajansı muhabiri Münevver Şener’le evlenir.
1958 yılında ise memuriyetten ayrılıp, gazetecilik yapmaya başlar. Aynı zamanda, Başak Sahil Arsa ve Yapı Kooperatifi’nin başkanlığını da yürütür.
Soyuer, kadrosunda Fâruk Nafiz Çamlıbel, Hamit Macit Selekler, Nüzhet Erman, Behçet Kemal Çağlar gibi şairlerin yer aldığı, Çaba dergisinin yayıncısıdır. İlk sayısı 1966 yılının kasımında çıkan dergi, 36 sayı yayın hayâtını devam ettirir.
Yazı İşleri Müdürü olduğu Memleket gazetesinde, Spor Toto’yu Türkiye’de ilk kez tanıtan iki kişiden biridir. Diğeri ise Dr. Kemal Bekata’dır. Gerek yazma, konuşma kabiliyeti, gerekse insan ilişkilerindeki başarısı Soyuer’e hatırı sayılı bir çevre kazandırır.
Ve bu çevre, edebiyatı aşıp siyasete değin ulaşır. Ankara’da halkevinde yapılan bir törende konuşması, dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından çok beğenilerek locaya davet edilir.
İnönü’nün yanında Başbakan Yardımcısı Nihat Erim ve Ulus gazetesi yayın müdürü Münir Berk vardır. İnönü’nün “Halil Soyuer’e sayfalarınızda yer veriyor musunuz?” sorusuna Berk, “Yeter ki yazıp getirsin.” şeklinde yanıt vermesine rağmen, Ulus sık göründüğü gazete olmaz. “Gözler” şairi olarak da bilinen Soyuer, üretken bir yazardır. Sırasıyla:
- Liman (1950),
- Kin (1952, ikinci baskı 1966),
- Aylak İnsanlar Kenti (1965),
- Kör Kuyu (1970),
- Akşamüstü (1976/ yakın arkadaşı Ayhan İnal’a göre 1975) ve
- Gönül Dağları (1990) olmak üzere, toplam 6 şiir kitabı vardır.
- Hakikat, Halkçı, Adalet, Devrim, Medeniyet, Telgraf, Yeni Ulus ve muhtelif dergilerde yayımlanan yazıları ise, beş binin üzerindedir. Kaynak: batmankaya.blogcu.com
Şair, Yazar ve Gazeteci Halil Soyuer cumhuriyet dönemi şairi, tanınmış söz yazarı ve yazıları ile Türk edebiyatımızda iz bırakan yazarlarımızdandır. 1921 yılının Ocak ayında, Balıkesir’in Havran ilçesinde doğmuş ve 17 Ocak 2004 tarihinde aramızdan ayrılmıştı.
Türk şiirinde ona Has şiirin ağası, şairlerin babası, Türk şiirinin Karaca oğlan’ı diyenler vardır.
Gerçekten Halil Soyuer’ in hem yaşadığı dönemde ve hem de vefatından sonra hakkında çokça yazılar, yazıldı, belgesel ve kitaplar hazırlandı. Tek sözcükle Halil Soyuer, Türk edebiyatımızda ve özellikle halk şiiri geleneği içinde unutulmayan eserler verdi. İz bırakan bir şair ve yazar oldu.
20 kitabı yayımlandı, 1960 yıllarında Ankara’da “Çaba” adını taşıyan bir sanat ve kültür dergisini çıkardı. Uzun yıllar Türk edebiyatına ve Türk kültürüne hizmet etti. Adı caddelere verildi, birçokta ödül aldı.
200 şiiri bestelendi. 70’e yakın bestekârımız onun şiirlerini Türk Klasik makâmında bestelediler. Gazeteci, şair ve yazar Halil Soyuer’i bundan dört yıl önce ( 17 Ocak 2004 ) vefât ettiği zaman, Anadolu basınında onunla ilgili birçok yazılar, yazıldı.
Rahmetli Halil Soyuer’in kızı Nursel Soyuer Gündüz’e özeklikle bir mektup yazdım. Halil Soyuer’in ölümünden sonra hakkında yazılanları bir kitapta toplanması bağlamında tavsiyede bulundum, benden başka yazanlar da olmuştu.
Rahmetli Halil Soyuer, hayâtında boş durmamış, Türk Edebiyatına kazandırdığı 20 kitap gibi, hayırlı evlatlar yetiştirmiştir.
Dergi çıkaran, eser veren bazı talihsiz babalar vardır, onlar öldükten sonra sadece geride bıraktıkları mirasları konusunda koşuşmalar başlar. Mirasçılar, mirası bölüşüldükten sonra, bir iki yıl sonra unutup giderler.
Ancak sevgili şair üstadımız Halil Soyur’e öyle vefasızlık yapılmadı. O vefât ettikten sonra, değerli kızı hemen eserlerine sahip çıkarak, şairimize yakışan koskoca, devasa diyebileceğimiz kocaman bir kitap hazırlayıp yayınladı ve eşe dosta dağıtımını gerçekleştirdi.
Bir tanesini de imzalı olarakta bana “baba dostu” diye imzalayıp göndermişlerdir. ( 17/10/2007). İşte bu esere imza atan vefalı insan, Emniyet mensuplarımızdan Nursel Soyuer Gündüz Hanımefendidir.
Onu yürekten kutluyor ve candan tebrik ediyorum. Alkışlanmaya değer bir davranış göstermiştir. Keşke Sevgili şairlerin ağası Halil Soyuer bu devasa eseri görebilseydi. Ne denli mutlu olurdu?
İnanıyorum ki bu durum ona da ayan olmuştur. Böylesine hayırlı bir evlada sahip olduğu için inanıyorum Halil Soyuer mutlu olmuştur, gözü geride kalmamıştır.
Nursel Soyuer Gündüz’ün şair ve gazeteci babası Halil Soyuer’in hayât öyküsünü anlatan bu değerli yapıt Anı – biyografi olarak SAKÜDER ( Sanat ve Sanatkârlar Topluluğu Kültür Derneği ) Kültür Yayınları (5) birinci baskısı Temmuz 2007 yılında Ankara’da yayımlanmıştır.
Kitap tertemiz bir baskı ile, büyük boy 448 sayfa halinde gün ışığına çıkarılmıştır. Yayın yönetmeni Müjdat Kayayerli, Yayın editörü Ali Eser’dir.
Kitabın iç düzeni tertemiz bir mizanpajla Kasım Halis tarafından hazırlamıştır. Tümü ile emek verilmiş, özenle hazırlanmıştır. Ellerine sağlık, ömürlerine bereket diyorum.
Halil Soyuer’i 1960 yıllarından bu yana tanıyorum. Onunla birlikte Balıkesir, Bursa, Afyon, Kütahya, Simav, Domaniç, Ankara, Elmadağı gibi yerlerde yapılan bir çok sanat ve şiir dinletilerinde katılma fırsatını buldum.
Şu anda kitaplığım da hemen hemen bütün eserleri imzalı olarak mevcuttur. Bir de dosyamda özenle sakladığım birkaç mektubu bulunmaktadır. Halil Soyuer vefalı bir dost idi, cana yakın ve sevecendi… Öyle kibirli, tepeden bakan, sonradan görme insanlardan değildi.
Aslında onu yaşatan da bu güzel vasıfları idi, Çaba Yayınları arasında ilk çıkan şiir kitabımın ( Ankara – 1970) “Dicle köprüsü” önsözünü, sevgili Halil Soyuer yazmış ve basımında da yardımcı olmuştu. Bundan dolayı da pek çok emekleri geçmişti.
Dostluğumuz o günlerden bu yana kesintisiz olarak devam etti. Türk sanat dünyâsına şu anlamlı dörtlüğü ile merhaba demişti :
Hançeri aşkınla ey yar, sinem üzre vurma hiç
Öyle bir derde giriftarım ki
Halim sorma hiç,
Ağladıkça gözlerimden kan gelir yaş yerine,
Öyle bir derde giriftarım ki, sorma hiç
Kitabın giriş bölümünde Halil Soyuer’in kısaca özgeçmişi, Prof. Dr. Abidin Kumbasar’ın Halil Soyuer hakkında kısa ve özlü bir yazısı ve daha sonra SAKAÜDER Kültür Yayınları editörü Ali Eser’in bir yazısı yer alıyor.
Prof. Dr. Abidin Kumbasar özetle şunları yazıyor : Dostluğu ve anıları gibi, acısı da bende derin izler bırakan yazın sanatçısı Halil Soyuer’i, kendi yarattığı sevgi çemberini oluşturanlarla, her hafta en az iki defa, çok sevdiği “Göksu”da anmaktayız.
Dillerde düşmeyen şarkıların sözlerini yazan, doğa ve insan sevgisini en içten sözcüklerle dile getiren büyük ustanın, aynı zamanda ender bulunur bir düz yazı ve nükte üstadı olduğu herkesçe pek bilinmez. (….)
Olayları Atatürk kuşağının bireyi olmanın aydın görüşüyle irdeleyen ve aydın sorumluluğunu hiç yitirmeyen Soyuer, yaşadığı dönemle olduğu gibi bıraktığı yapıtlarıyla gelecek kuşaklara da ışık tutacaktır ” diyor Sayın Kumbasar.
Saküder editörü Ali Eser’de şunları yazıyor:
Kazdağı Eteklerinden, Ankara Doruklarına Halil Soyuer “Sevgili kızı Nursel Soyuer Gündüz tarafından kaleme alınan kitapta yüreğinize dokunacak, hislerinizi yeniden yeniden harekete geçirecek bir kuvvet, aradığınız, dokunduğunuz, görebildiğiniz bir ruha, öğretici kimliğinin ağırlığına, kendinde yaşattığı izlerinin bizlere yansıyan yaşamı, sanatçıyla bütünleştirdiği paylaşımcı bir hikayenin yolculuğuna buluşturuyor.(…)
Büyük değerlere sahip çıkmak, geleceğimiz için önemlidir. Çünkü onlar bizim öğretici kimliklerimizdir.” diyor kısa ve özlü yazısında.
Nursel Soyuer Gündüz, gerçekten büyük bir emekle, inceleme, araştırma yaparak babası hakkında yazılanları dosyalayıp, ortaya derli, toplu, kalıcı ve hatta kaynak olabilecek bir eser ortaya koyduğunu görüyoruz.
Halil Soyuer’in hayât öyküsü, anıları, şiirleri, şiirlerini besteleyenlerin isimleri, Çaba dergisi, yazı ve şiirlerinden örnekler, ölümünden önce ve ölümünden sonra hakkında yazılanları, mektupları, neyi varsa bir kuyumcu titizliği içinde sabırla bir bir araştırıp bu kitaba sığdırmaya çaba göstermiştir.
Sabırlı, cesaretli, yorucu ve kaliteli bir tez ayarında dört dörtlük bir eser ortaya çıkarmıştır. Kitapta yazı, mektup ve şiirleriyle Halil Soyuer’i anlatan çok kişileri görüyoruz.
Kitabın arka kapağını şu imzalar yer alıyor: Gazeteci Bekir Coşkun, Prof. Dr. Abidin Kumbasar, Yekta Güngör Özden ve Halil Soyuer’ le bitiyor. Anayasa Mahkemesinin eski başkanlarımızdan ve şair Yekta Güngör Özden’in şu dörtlüğünü de yazmadan geçmek istemiyorum:
Seni hep bekliyoruz masadaki yerin boş
İçenler, içmeyenler herkes özlemle sarhoş,
Dillerden düşmüyor hiç şiirlerin ve adın
Umuyoruz ki sen de söyleşiye susadın.
Söz uzadı galiba. Sözümü yine kitabın arka kapağında yer alan Halil Soyuer ve ünlü şairlerimizden Fâruk Nafiz Çamlıbel ile ilgili bir anekdottan alıntı yaparak, sözlerime son vermek istiyorum. Tabi her iki şairi de rahmetle anarak.
Bundan 56 yıl önce şair Fâruk Nafiz Çamlıbel ile birlikte, o yıllarda Ankara’nın çok ünlü lokantası Karpiç’te öğle yemeğindeydim.
Masamızda şair Yusuf Ziya Ortaç da vardı.
Biz yemeklerimizi beklerken, yanımızdaki boş masaya, masmavi gözleri ve omuzlarına kadar dökülen sapsarı saçlarıyla bütün dikkatleri üzerine toplayan bir hanım ile bir bey gelip oturdular.
Fâruk Nafiz’in o buğulu gözleri, bu sarışın ecnebiye takılı kalmıştı. Hatta aklı da.
Ben de Şukufe Nihal hanımınla olan gönül hikayesini bildiğim için kulağına eğilmiş “Üstadım, gönlünüzün sırılsıklam âşık sahiline Erenköy denizinin sarı dalgaları mı vurdu” demiştim..
Halil Soyuer. Sözün özü söylemek gerekirse “Kazdağı Eteklerinden Ankara Doruklarına” Halil Soyuer’i anlatan bu değerli kitabı severek okuduk.
Şairimizin vefalı kızı Nursel Soyuer Gündüz, büyük bir çaba ve yoğun bir özveriyle şaheser bir yapıt ortaya koymuştur. Halil Soyuer konusunda araştırma yapacak olanlara yararlı bir kaynaktır diye düşünüyorum.
Şair Halil Soyuer’i tekrar yaşatmıştır. Hani halkımız arasında güzel bir ata sözü vardır “Armut dibine düşer” derler ya. Halil Soyuer’in soyundan gelen Nursel Soyuer Gündüz’den de elbette bunu beklerdik. O da işin en güzelini ortaya koymuştur.
Vefatının 4. yılında sevgili şairimizi, üstadımızı rahmetle yâd ediyor, sevgili vefalı kızı Nursel Soyuer Gündüz Hanımı da yürekten kutluyoruz. Eline, diline sağlık, ömrüne bereket diyoruz.
Kaynak: Abdülkadir Güler – blog.milliyet.com.tr