Mevlevî âyini formu nedir?

Mevlevîlerin, mukâbele (semâ) denen dini törenleri sırasında okudukları büyük bestelere “Mevlevî Âyini” denir.

Mevlevîhânelerde mutrıp heyeti tarafından, zikir esnasında okunup çalınan bu Tekke Mûsikîsi eserleri, Türk Mûsikîsi’nin inşa ve üslupça, en yüksek ve bediî parçalarındandır.

Mevlevîlerin semâ merâsimine “âyin” denildiği için, onun en mühim unsuru olan mûsikî eserine de bu ad verilmiştir.

Mevlevî Âyinleri, Klasik Mûsikîmiz’in melodi ve ritim anlayışı içinde, fakat gaye olarak tamamıyla tasavvufî neşvenin türlü heyecan ve galeyanlarını ses halinde ifadeye vâsıta olan en mükemmel eserlerdir.

Mevlevî ayini, (bir defa bestelenmiş olan Mi’râciyye formunun dışında) hem Türk mûsikîsi’nin en büyük formu, hem de belli hareketler yapmak için özel olarak bestelenmiş yegâne formudur.

Âyinlerin güftesi Farsça olup, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (ö.1273)’nin, “Mesnevî” ve “Divân-î Kebîr” adlı eserlerindeki şiirlerinden seçilir. Yani esas güftenin Mevlânâ’ya ait olması şarttır. Âyin, semâ’nın bölündüğü dört kısma tekabül eden dört Selâm’dan yapılır. Asıl âyinin belkemiğini teşkil eden ve birkaç beytin bestesi ile, söz ve saz terennümlerinden yapılan bu Selâmlar, şu usûllerle bestelenirler:

1. Selâm : Devr-i revân, Devr-i hîndî, Düyek.
2. Selâm : Evfer.
3. Selâm : Devr-i kebîr, Düyek, Frenkçin, Aksak semaî ve Yürük semaî.
4. Selâm : Evfer.

Genel olarak bu şekilde yapılan dört Selâm’dan sonra, 2-3 haneli ve Devr-i Kebir veya Ağır Düyek usûlündeki bir son peşrev ile bir Yürük Semaî icra edilir. Bundan sonra bir saz tarafından – genellikle neytaksim edilir ve Kur’ân, Dua ve özel besteli “Gülbank” duasının okunması ile âyin merâsimi sona erer.

Mevlevî Âyinleri’nin en başında, güftesi yine Mevlânâ’ya ait olan ve Buhurîzâde Mustafa Itrî tarafından Rast makâmında bestelenen “Na’t-ı Mevlânâ” muhakkak okunur. Ondan sonra âyinin makâmında bir peşrev çalınır ve nihayet âyine girilir. Okunan bu Na’t ve Peşrev, başka bestekârlara ait eserler olduklarından, asıl âyine dahil değildirler.

Âyin sırasında dönen dervişlere “Semâzen”, sâzende ve hânendelerin oturduğu yere “Mutrıp”, mutrıptaki müzisyenlere “Mutrıp Heyeti” denir. Mutrıp heyetinde ney üfleyenlere ”Neyzen”, kudüm çalanlara “Kudümzen”, âyin okuyanlara Âyinhân”, Na’t okuyana ise, ”Na’thân” denir. Mutrıp heyetinin başı Kudümzenbaşı’dır. Neyzenlerin başı da Neyzenbaşı’dır ki, mutrıbın ikinci önemli görevlisidir. Dr. Yavuz Demirtaş
Kaynak: ktp.isam.org.tr

Bir yanıt yazın