Şarkı ve türkü benzerliği

Türk halk musikisinin en tanınmış şekli olan türkü, XII. yüzyıl Farsça türki’den (Türkçe, Türk’e ait ve mahsus) Türkçe telaffuza uydurulmuştur. Klasik musikideki şarkı formuna karşılıktır.

Böylece, musikinin en son safhası olan form bakımından da Türk halk ve klasik musikileri arasında benzerlik (ayniyet) görülür.

Genel olarak türkü; daha çok hece vezni, az da olsa aruz vezni ile yazılmış Türk halk edebiyatı’na ait sözlerin, genel olarak basit, kolayca anlaşılabilir ve küçük soluklu ezgilendirilmesi sonucu oluşur.

Bu ezgilerin en önemli özelliği, genel olarak bezekli (bir şeyin daha güzel, daha gözalıcı, daha çekici görünmesini sağlayan şey) oluşları yanında, yoğun sekileme (teraslamak ?) içermesidir.

Türkü, aynı zamanda Türk halk edebiyatı’nda bir şiir türünün adıdır. Türkülerde, halk şiirindeki duygu, düşünce ve olayların sözlü olarak aktarımı paralelinde, halkın ezgileri ile şiir ve ezgi arasında özlü bir bağlantı kurulmuştur.

Türküler, beste yapısı yönünden teorik bağımlı değildir. Teknik yapılan birbirinden farklıdır. Şiir ve beste şekli çok değişkendir. Türkülerde kıta önemlidir. Türkülerin asıl sözleri bölümüdür.

Kıta sonlarında nakarat vardır ve duyguların aktarımı için bazen birden fazla mısra nakarat olarak eklenir. Meyan kısım mevcut ve geçkiye mahsustur.

Şarkıda mısra, türkü’de kıta önemlidir. Anadolu’nun pek çok bölgesinde klasik musikide var olan makamlarla yapılmış türküler mevcuttur.

Ekseri türküler parlak ve güzeldir. Klasik müziğin tekniği ile aynıdır. Üslup farklılığı vardır. Türküler daha işlenmemiş ve saf musiki eserleridir. Türkü umumiyetle şarkıdan daha serbest bir şekildedir.

Dilimizin şivesinden doğan, Türk ezgisinin en yaygın ve diri parçası olan türkü, XV. yüzyıl başlarında, Anadolu’da yalnız ismi bakımından değil, ezgi özü bakımından da derin bir etki bırakmıştır.

Türk’e ait olan anlamında kullanılan “türkü” kavramı, tüm Türk dünyâsında benimsenmekte ve yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Pek çok açıdan birbiriyle benzerlik gösteren müziklerimizde, formlarımızın ortak kullanılması kadar, dizilerinin ve dizilere verilen isimlendirilmelerinde ortak kullanılması, birçok karmaşayı ve yanılgıları ortadan kaldıracaktır.

Mevcut T.R.T. repertuvarında bulunan, Türk sanat müziği ve Türk halk müziği eserleri içerisinde, türkü adıyla kayıtlı; gerek melodik, gerek sözel, gerekse dizisel açıdan benzerlik gösteren örneklere rastlamak mümkündür.

Türk halk müziği ezgilerine bakıldığında, büyük bir çoğunluğunun makamsal melodilerden oluştuğu, bazı ezgilerin çeşitli makam dizileri içinde seyrettikleri görülmektedir. Özellikle Türk sanat müziğinde anonim ve bestelenmiş türkü formundaki eserlerle pek çok açıdan benzerlik gösteren halk ezgilerinde, makam olgusunun varlığı gözle görülebilecek kadar kuvvetlidir.

T.R.T repeltuarı içerisinde Türk sanat müziği formlarından Türkü formuna ait eserler incelendiğinde, Türk halk müziği repertuvarı içerisinde bulunan anonim türkülerden birçok örneğin, her iki repertuvarda da var olduğu görülmektedir.

Sonuç

Türk Müziğinin bir bütün olarak düşünülmesi, eğitim öğretimde yaşanan karmaşayı ortadan kaldırması adına önemlidir. Müzik eğitim ve öğretiminde geleneksel müziklerden yararlanmanın, müzik eğitiminde olumlu katkıları olacağı bir gerçektir.

Bu nedenle, özellikle mesleki müzik eğitiminde ortak bir dil kullanımı, bu müzik türlerinin gelecek nesillere sağlıklı aktarılabilmesi ve geleneksel müziklerimizi tek çatı altında birleştirerek, müzik eğitiminde kullanabilme adına fayda sağlayacağı düşünülmelidir.

Türk halk müziğinin makamsal özellikleri içinde barındıran bir müzik türü olduğu ve diğer geleneksel müzik türleriyle pek çok açıdan benzerlik taşıdığından dolayı, ayrı düşünülmemesi gerektiği söylenebilir.

Yüz yıllardan bu yana tarihi bir süreç içerisinde günümüze kadar gelmiş olan Türk halk müziği ezgilerinin, makamsal yapıda ezgiler olduğu, makam isimlerinden yararlanmak suretiyle Türk halk müziği dizilerinin isimlendirilmesinin bilimsel bir yaklaşım olacağı, öğretimde birliğin bu şekilde sağlanabileceği söylenebilir.

Bir başka deyişle, Türk sanat müziğindeki türkü formundaki eserlerin isimlendirilmesinde kullanılan makam isimlerini, Türk halk müziğindeki eserlerin isimlendirilmesinde de kullanmanın (Örneğin; Hüseyni türkü, Hicaz türkü v.b) çıkar yol olacağı, bu yolla dil birliğinin sağlanabileceği bir gerçektir. Kaynak: dergipark.gov.tr

Bir yanıt yazın