Yavuz Özüstün

Doğuştan “hoca” olduğunu düşündüğünüz bazı insanlar vardır. Üzerlerine ikinci bir ten gibi giydikleri bu haslet, zaman içinde çoğu insanı kendine çeker ve ışıklandırır. Alanına hâkimiyetin ötesinde, sınırları ve çıtayı zorlayan bu gibi insanlar aramızdan ayrıldığında ise, zamanın fark etmediğiniz bir noktasında “hocaların hocası” olmuşlardır.

Ve o yok oluş, ardında kalanların zihninde – duygu dünyâsında hayâtın (ve müziğin) anlamını sorgulatacak kadar derin bir boşluk bırakır. Pazartesi günü kaybettiğimiz Yavuz Özüstün, ülkemizin en kültürlü ve çok cepheli müzik adamlarındandı.

Çocuk yaşında, büyük akrabalarından Eyyûbi Mustafa Sunar Bey‘den aldığı keman dersleriyle başladığını anlattığı müzik yolculuğu, aslında yerli İstanbul ailelerinin günlük atmosferi içinde doğal olarak bulunan bir paylaşım biçiminin şekillenmesiydi.

Gençlikte müziğin farklı dallarına, edebiyat ve felsefeye yönelen Yavuz Özüstün, bir yandan dünyâ müziğini izlemekte, bir yandan Üsküdar Musiki Cemiyeti de dahil yerli müzik ortamlarından kopamamaktadır. İktisat Fakültesi’nde okumuş, fikir kulüplerinden kopmamış, o yıllardaki yakın arkadaşlarından Arif Mardin ve Sina Kabaağaçlı’yla sürekli kendilerini geliştirmişlerdir.

Fransızca ve İngilizceyi erken yaşta öğrenmesi, dünyâyı takip etmesine de olanak vermiştir. T.R.T.’de tonmaister olarak önemli kayıtların aranan ismi olur. Berklee College of Music’ten ders ve sınav bantlarını Türkiye’den göndererek mezun olmuş bir cazcıdır.

Caz aranjmanları yapmanın yanı sıra, kemani’liğini ihmal etmez. O dönem piyasasının kalbinde yer alır, Zeki Müren ve Nesrin Sipâhi gibi ses starlarının baş kemancısı olarak görülür.

Türk Müziği Devlet Konservatuvarı’nın kuruluşundan (1975), emekli edildiği 2005 yılına dek Türk müziği nazariyatı ve müzikoloji öğretmenliğiyle, müzik düşünce hayâtının beyinlerinden biri olarak tartışılmaz alan kaplar.

Yavuz Özüstün, sözel kültürün üniversiteye intisabının müzik alanındaki en önemli temsilcilerindendi. Onda hem geleneğe saygıyı, hem de yeniliği, açıklığı, komplekssizliği görürdünüz. Türk müzik nazariyatının ve tarih yazımının çağdaş bir dile kavuşacağı bir gün olacaksa eğer, iddia ediyorum ki bu mayada hatırı sayılır bir Yavuz Özüstün etkisi vardır.

Caz aranjmanı yaparken Dellalzâde’yi düşünebilen, geleneksel bahislerde alenen muhafazakâr ve en önemlisi soran ve sizin sorularınızı da bulmanızı telkin eden kaç müzik adamı sayabilirsiniz, soruyorum? Eski deyimle, onun “rahle-i tedrisinden” geçmiş her müzikçinin dünyâyla, ülkeyle, sanatla meselesi vardır. Maalesef yalnızdı ama onun varlığını bilenlere yalnız olmadığını hissettiriyordu. Nur içinde yat, Yavuz Özüstün hoca.

Editörün notu: Yavuz Özüstün için bugün saat 10.30’da İ.T.Ü. Konservatuvarı’nda tören düzenlenecek. Özüstün’ün naaşı, Teşvikiye Camii’nde öğleyin kılınacak cenaze namazının ardından, Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilecek. Kaynak: Gönül Paçacı – radikal.com.tr – 17 Ocak 2007

Bir yanıt yazın