Nurettin Dadaloğlu

Nurettin Dadaloğlu, 1933 yılında dünyâya geldi. Aslen Bayburtlu’dur. Sanat yaşamına tanbur çalarak başladı. İlk Müzik çalışmalarında kendisi gibi sesi güzel olan babası ve dayısının büyük katkıları oldu.

Uzun bir süre halk evleri ve korolarda saz ve ses eğitimi alan sanatçı, Muzaffer Sarısözen‘in dikkat ve beğenisi sonucunda, 1960 yılında Ankara Radyosunda göreve başladı.

Radyoda çalıştığı dönemlerde görevli olarak, 1966 – 1970 yılları arasında; Tunus, Mısır, Almanya başta olmak üzere, yurt içi ve yurt dışında birçok konser verdi ve plaklar doldurdu. Nurettin Dadaloğlu’na çalışmalarının bir çoğunda bağlamasıyla eşlik eden sayın İhsan Öztürk, Türk Halk Müziğinin bu değerli ismi için düşüncelerini şöyle aktarıyor:

“Bazı yörelerimizde icrası zor olan, işlek bir gırtlak yapısına ve geniş bir ses aralığına sahip olmayan sanatçıların, üstesinden gelemeyeceği, çok çalışılması gereken eserler vardır. Bu eserlerin çoğu da, uzun hava türündedir.

Orta Anadolu’nun büyük bir kesiminde ve Kuzey Toroslar’ da söylenen bozlaklar, Güney Doğuda söylenen divan, hoyrat, barak vb. bu eserlerden bazılarıdır. Bu tür eserleri iyi seslendiren sanatçıların; özel dinleyicileri, hayran kitleleri oluşur, konserleri daha kalabalık olur ve daha çok ilgi görürler.

Bazı sanatçılar çok iddia sahibi olmayıp, kolay eserlerden repertuar oluşturup, günü kurtarmayı düşünürler. Bazı sanatçılar da daha zor bir yol izleyip, zor eseleri repertuarlarına alırlar. Bu tür sanatçılar, hem zamanın silemeyeceği izler, hem de sonraki kuşaktan sanatçılara çalışmaları için malzeme bırakırlar.

Diyarbakırlı Celal Güzelses, Şanlıurfalı Mukim Tahir, Kel Hamza, Ahmet Cemil Cankat, Seyfettin Sucu, Bakır Yurtsever, Kazancı Bedih, Tenekeci Mahmut, Erzincanlı Salih, Erzincanlı Şerif, Elazığlı Osman Öge, Enver Demirbağ, Zaralı Halil gibi sanatçılar, kendi yörelerini iyi temsil etmiş, Türk halk müziği repertuarına eser kazandırmış mahalli sanatçılardır. Nurettin Dadaloğlu da Bayburtlu olmasına karşın, Güneydoğu Anadolu Bölgesini iyi yorumlayan, o bölgede çok sevilen bir sanatçı olmuştur.

Örneğin; Diyarbakır’ın Celal Güzelses‘ten alınan, “Ben Şehid-i Badeyim Dostlar Demim Yad Eyleyin” adlı Nevruzi Divanını, “Silmedin Gözyaşını Aşkın İle Ağlayanın” adlı İbrâhim Divanını, “Kar mı Yağmış Diyarbekir Dağına” adlı mayasını, “Böyle Bağlar” adlı hoyratını ve “Kalemi Kaşta Koydun” adlı Kürdi Hoyratını, Elazığ’ın Enver Demirbağ’ dan alınan “Gam Zedeler” adlı Şirvani hoyratını, “Yad Oldum Yüzün Gördüm Şad Oldum” adlı elezberini, Urfa’nın Kel Hamza’dan alınan “Kışlalar Doldu Bugün” adlı düz hoyratını ve daha bunlara benzer bir çok uzun havayı, kaynak kişilerden yıllarca dinleyip, çalışarak repertuarına almıştır.

Bunların yanı sıra, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun bir çok türküsünü de başarıyla seslendirmiş, Âşık Ferrahi’nin, “Ah neyleyim gönül senin elinden“, Sefil Selimi’nin “Kevser ırmağı”, “Ah edip çırpınan bülbüle döndüm” Ali Baba’nın, “Gitme durnam bizim elden”, Malatya’nın, “Pınarın başından ufak taş gelir” ve bunlar gibi güzel türkülerini, Türk halk müziği repertuarımıza kazandırmıştır.

Odeon Müzik şirketince Nurettin Dadaloğlu’nun 1960’lı yıllarda 45’lik plaklara okuduğu eserlerin günümüzün teknolojisiyle elden geçirilerek, yeniden albüm olarak dinleyiciye sunulması, genç kuşakların pek tanımadığı ve dinleme olanağı bulamadığı bu değerli sanatçımıza verilen değerin en önemli belgesidir. Evli ve iki çocuk sahibi olan Nurettin Dadaloğlu, 30 Ağustos 1999 tarihinde vefat etmiştir.

Bir yanıt yazın