Nevres-i Cedîd

Osman Nevres (Nevres-i Cedîd), 1820 yılında Sakız Adası’nda dünyâya gelmiş, 6 Şubat 1876 tarihinde İstanbul’da vefat etmiş bir şairimizdir.

Nevres-i Cedîd, büyük oranda dîvân şiiri geleneğine bağlı kalmakla birlikte, bazı yenilik arayışlarında da bulunmuş, şairliğinin yanı sıra mûsikişinaslığı ile de dikkati çekmiş bir isimdir.

Ömrünün büyük bir kısmının gurbet ellerde geçmesi, onun aynı zamanda bir gurbet ve vatan şairi olarak anılmasına yol açacak derecede gurbet ve vatan temalı şiirler yazmasına sebep olmuştur.

18. yüzyıl şairlerinden Abdürrezzak Nevres’le karıştırılmaması için Nevres-i Cedîd diye adlandırılır.

Asıl adı Osman olup, Sakızlı Rum bir ailenin çocuğudur. Öğrenimini Ali Rıza Paşa’nın konağında tamamladığı ve hizmetinde bulunduğu için, onun ölümü üzerine İstanbul’a gelip Hariciye Kalemi’ne girmiştir.

Irak ve Hicaz ordularında tahrirat başkâtipliği, muhasebecilik yapmıştır. Şumnu’dayken bir yolsuzluk olayına adı karıştığından, aşırı üzüntüye kapılarak delilik belirtileri gösterince, Haydarpaşa Hastanesi’nde tedavi görmüş, iyileşip çıkınca, Zaptiye Nezareti mektupçuluğuna atanmıştır. (1874)

Bir süre sonra hastalığı yeniden belirmiş ve bir süre sonra da vefat etmiştir. Mezarı Karacaahmet’tedir. Tanzimat döneminde yetişmesine rağmen dîvân edebiyatına meyledip Türkçe, Farsça ve Arapça şiirler yazan Nevres, Nakşibendiliği benimsediği halde mutasavvıf bir şair sayılmaz. Gazellerinin çoğu, eski şairlerin tekrarı gibidir. Abdülmecid, Abdülaziz ve devrin önde gelen devlet adamları için kaleme aldığı kasideleri ve tarih şiirleri vardır. Mersiye ve şarkıları daha çok tanınmış ve beğenilmiştir.

Eserleri

Dîvân’ı şairin rahatsızlığı sırasında Yusuf Kâmil Paşa’nın isteği üzerine Ziya Paşa tarafından 1873 yılında düzenlenip yayımlanmıştır. Daha önce yayımlanan “Kerbelâ” mersiyesi ve “Destâr-ı Hayal” (1872) adlı mesnevi biçiminde yazılmış kısa öyküleri içeren bazı küçük eserlerinin bir araya getirilmesiyle oluşmuştur.

Eser-i Nâdir : “Mecmuatü’t- tareb alâ lisani’l-edeb” adıyla 1874 yılında yayımlandığı tahmin edilen eser, Ali Rıza Paşa ve Abdülkerim Nâdir Paşa’nın mektuplarını ve bu mektuplara cevaplar ile Ali Rıza Paşa’nın şiirlerini içerir. Eser, şairin biyografisi açısından da önem taşımaktadır.

Bir yanıt yazın