Nevres Paşa

Mehmed Nevres Paşa, 14 Ağustos 1826 tarihinde İstanbul’un Beşiktaş semtinde dünyâya geldi. Babası, Varna muhafızı Derviş Hasan Paşa’nın oğlu gümrük müdürlerinden Mehmed Bey’dir. Daha on bir yaşında iken, Musahib Said Efendi’nin aracılığı ile Enderûn’a alındı. Sultan II. Mahmud bir münasebetle çocuğu görmüş ve oğlu şehzâde Abdülaziz’in hizmetine verilmesini emretmişti.

Böylece daha o yıllarda şehzâde ile Nevres arasında yıllarca sürecek bir dostluğun temeli atılmış oldu ve birlikte eğitim gördüler. Sultan Abdülmecid’in tahta çıkışı ile Enderûn’a iade edildi. Burada bulundugu sürece Arapça ve Farsça öğrendi, genel kültürünü ilerletti.

O sıralarda burada hocalık etmekte olan Kemani Rıza Efendi‘nin kızı Fatma Zehra Hanımla evlendi. Böylece kayınbabasından musiki ve keman çalmasını öğrendi. Daha sonra yeniden şehzâde Abdülaziz’in hizmetine verildi. Aradan altı yıl geçtikten sonra Sultan Mecid ölmüş, yerine arkadaşı Abdülaziz Osmanlı tahtına oturmuştu. Çok geçmeden ikinci mâbeyinciliğe getirildi.

Çok şakacı, nükteyi seven, oldukça senli – benli bir kimse olan Nevres Paşa, bunların dozunu sık sık kaçırmış, eski çocukluk arkadaşının bir hükümdar olduğunu unutarak zaman zaman görev değiştirmek zorunda kalmıştır.

Padişah kendisini sevmekle birlikte, bu tür hareketlerine de kızardı. Bu nedenle Saray Ahırları müdürlüğü, Çatalca Kaymakamlığı, Rumeli Beylerbeyliği, Meclis-i Vâlâ üyeliği, Bursa mutasarrıflığı gibi görevlerde bulunmuştur.

Nevres Paşa besteleri

1862 yılında Başmâbeyinci olduktan kırk gün sonra Maliye nâzırı oldu ve başarılı işler yaptı. Bir yıl sonra Maarif nâzırı oldu ise de, kırk gün sonra Bursa’ya sürgün edildi. Bu görevi kabul etmediği için istifa ederek açıkta kaldı. Bunlardan başka daha pek çok görevlerde bulunduktan ve saraya girip çıktıktan sonra, son olarak 1871 yılında kesin olarak istifa edip, devlet hizmetinden ayrıldı.

Aynı sıralarda hastalanarak tedavi için Nice’ye gitti. 23 Kasım 1872 tarihinde orada öldü. Cenazesi istanbul’a getirilerek Kanlıca Tekkesi karşısındaki mescidin mezarlığına gömüldü. Şair Fevzi’nin tarih mısraı şudur: “Nûş kıldı ecelin câmını Nevres Paşa”

Bu uzun yıllar içinde gerek padişahtan, gerekse yabancı ülkelerden hayli nişanlar ve hediyeler aldı, iltifat ve itibar gördü. İçkiye ve keyfine düşkün bir kimseydi. Beşiktaş ve Kanlıca’da otururdu. Nevres Paşa’dan çok az eser kalmıştır. Sözleri Bayburtlu Zihni’ye ait olan şehnaz divan, uşşak makâmındaki müstezad ve bir de muhayyer makâmında şarkısı biliniyor.

Sâlih Bora

1956 yılında İstanbul’da dünyâya geldim. 2009 yılının Ağustos ayından itibaren tek başıma sâhibi ve yapımcısı olduğum sitemi (önceki ismiyle turksanatmuzigi.org), çocukluğumuzdan bugüne kadarki gelişimimizde, bizlere Türk sanat müziği ve Türk halk müziği eserleri ile çok güzel bir duygu ve sevgi yolu çizen sanatçılarımıza karşı kendimi borçlu hissettiğim için yapmaya başladım. Bu borcumu, sitemin kültür miraslarımızdan biri olan müziğimizin; tanıtılması ve hatırlatılmasına az da olsa katkı sağlayacağını umarak ödemeye çalışıyorum...

Bir yanıt yazın