
Türk sanat müziğinin temellerinden olan, kuvvetli ve zayıf vuruşlarını ve zamanlarını tanımlayan Usûl hakkında.
Belirli düzlemlerin birleştirilmesiyle, kalıp halinde saptanmış üçlülere usûl diyoruz. Türk mûsıkîsinin temel direklerinden biri olan usûl bahsi, tarihler boyunca çok büyük gelişmeler göstermiş ve sayıları fazlaca olan özel ritimlerimiz kullanılarak günümüze kadar gelmiştir.
Vuruş değerleri birbirine eşit olan veya olmayan çok kuvvetli, yarı kuvvetli ve zayıf zamanların, belli bir düzen çerçevesi içerisinde sıralanmasıyla oluşan, belli kalıplar halindeki sayı ve vuruş gruplarına usûl denir.
Usûl kavramını; zamanın kalıplaşmış hâlidir, şeklinde de açıklayabiliriz. Usûlü meydana getiren, kuvvetli ve zayıf vuruşların ve de zamanların birbirlerinden farklı şekilde sıralanması ve bu vuruşların değerlerinin farklılık göstermesi, usûller arasındaki değişkenliği meydana getirmiştir (Özkan, 1998: 561).
“Türk mûsıkîsinde usûller” vurulur. Bundan kasıt usûlün kuvvetli, yarı kuvvetli ve zayıf zamanlarının; ya sağ ve sol elden farklı tonlar elde edilen ritim aletlerine veya meşk sırasında eller dizlere vurularak elde edilmesidir.
Türk mûsıkîsinin temeli de ikiden, yüz yirmi zamanlıya kadar ki usûllerimizin iyi bilinmesine ve eserler öğrenilirken ellerle, icrâ edilirken de ritim aletleriyle vurulmasına dayanır (Tanrıkorur, 1998: 46 – 47).
Kaynak: selcuk.edu.tr
Seslerin süre ve volümünü aynı anda gösteren kavrama vuruş denilir. Bu vuruşlar belirli şekillerle sıralanarak birer kalıp oluştururlar. Oluşan bu kalıba usûl denilir. Usûller Basit ve birleşik usûller olmak üzere ikiye ayrılır.
1- Basit Usûller
En basit usûl iki vuruştan oluşur: Önce yüksek volümlü bir vuruş: DÜM! Ardından zayıfça bir vuruş: TEK! Vuruşların süreleri eşit, ancak volümleri çok farklıdır. Sonuç: DÜM +TEK. İşte bu bir usûldür ve her ölçüde tekrarlanır.
DÜM + TEK, DÜM + TEK, DÜM + TEK, DÜM + TEK… Buna iki vuruşluk bir usûl denilir. Kimi kaynaklarda iki zamanlı usûl de denilir. Bunun terimsel adı “Nim sofyan“dır.
1.1- Nim Sofyan
Bir eserin baş kısmında solda bu terimi gördüğünüzde bu eserin vuruşlarını kolayca anlamış olacaksınız. Ayrıca ; donanımın hemen akabinde 2/4 ifâdesi varsa, vuruşların her biri bir dörtlük nota değerindedir. 3/8 ifâdesi kullanılmışsa vuruşların her biri sekizlik nota değerindedir.
Yukarda anlattığımız gibi usûl DÜM + TEK, DÜM + TEK, DÜM + TEK, DÜM + TEK… Şeklinde icrâ edilir.
1.2- Semai
Türk müziğinde bir ölçü içinde üç vuruşun bulunduğu usûle semai denilir. Batı müziğindeki vals isimli dansın icrâ şeklidir. Vuruşlar sırayla: DÜM + TEK + TEK şeklindedir. Eserin başında ¾ ifâdesi varsa, vuruşların her biri bir dörtlük nota değerindedir. 3/8 ifâdesi kullanılmışsa vuruşların her biri sekizlik nota değerindedir.
2- Birleşik Usûller:
Yukarda anlattığımız basit usûller farklı kombinasyonlarla birbirlerine eklenerek çeşitli usûller elde edilmiştir.
2.1- Dört vuruşlu usül: Sofyan
Yukarda anlattığımız basit usûllerden nim sofyanın iki adedinin bir ölçü içinde birleştirilmesinden meydana gelir. Zâten Nim sofyan demek, yarım sofyan demektir. İki yarım sofyanı birleştirerek bir sofyan elde edilmiştir.
Vuruşlar sırayla: DÜÜM + TE + KE şeklindedir. Görüldüğü gibi ilk vuruşun hem volümü yüksek, hem de iki vuruşluk süresi vardır. Eserin başında 4/4 ifâdesi varsa vuruşların her biri bir dörtlük nota değerindedir. 4/8 ifâdesi kullanılmışsa vuruşların her biri sekizlik nota değerindedir.
2.2- Beş vuruşlu usül: Türk aksağı
Yukarda anlattığımız basit usûllerden nim sofyan ile semainin bir ölçü içinde birleştirilmesinden meydana gelir. Vuruşlar sırayla: DÜÜM + TE EK + TEK şeklindedir. Görüldüğü gibi ilk vuruşun hem volümü yüksek, hem de iki vuruşluk süresi vardır. İkinci vuruşun ise volümü düşük ancak süresi iki vuruşluk süredir.
Böylece; 2+2+1= 5 vuruşluk bir ölçü tamamlanır. Eserin başında 5/4 ifâdesi varsa vuruşların her biri bir dörtlük nota değerindedir. 5/8 ifâdesi kullanılmışsa vuruşların her biri sekizlik nota değerindedir. Uygulama genellikle: DÜM + TEK + TEK + DÜM + TEK şeklindedir. Nim sofyan ile semainin yer değiştirmesi halinde ortaya çıkan usûller, Curcuna denilen karmâşık usûlde görülecektir.
2.3- Altı vuruşluk usül: Yürük semai
Altı zamanlıdır. Vuruş şekli: DÜM, TEK, TEK, DÜM, TE EK
2.4- Yedi vuruşlu usüller:
2.4.1- Devr-î Hîndî
Bir semai + Bir sofyan= DÜM, TEK, TEK, DÜ ÜM, TE EK
2.4.2- Devr-î Turan
İki nim sofyan+ Bir semai = DÜ ÜM, TE EK, TE E EK,
2.5- Sekiz vuruşlu usüller: Düyek
İki sofyan = DÜM, TE EK, TEK, DÜ ÜM, TE EK 2 MÜSEMMEN
Semai +Nim sofyan+ semai = DÜ Ü ÜM, TE EK, TE E EK.
2.6- Dokuz vuruşlu usûller
2.6.1- Aksak
Bir sofyan+ Bir Türk aksağı = DÜ ÜM, TE, KE, DÜ ÜM, TE EK, TEK.
2.6.2- Evfer
Bir sofyan+ Bir Türk aksağı = DÜ ÜM, TE, KE, DÜ ÜM, TEK, TE EK.
2.6.3- Raks aksağı
Bir Türk aksağı + Bir sofyan= DÜ ÜM, TE E EK, DÜ ÜM, TE EK.
2.6.4- Oynak
Bir semai ve bir Yürük semai= DÜM, TEK, TEK, DÜ ÜM, TE EK, TE EK.
2.7- On vuruşlu usûller
2.7.1- Aksak semai
İki Türk aksağından meydana gelir. DÜ ÜM, TE, KA A, DÜ ÜM TE EK, TEK.
2.7.2- Lenk fahte
Bir Türk aksağı, bir semai ve bir nim sofyandan meydana gelmiştir. DÜ ÜM, TE E EK, DÜM, TE EK, TE, KE.
2.7.3- Curcuna
İki Türk aksağından meydana gelir. DÜ ÜM, TE, KA A, DÜ ÜM TE EK, TEK. İcrâ da beşer vuruşluk bölümlerin yeri sık sık değişebilir.
2.7.4- Çeng-i Harbi
İki nim sofyan, iki semaiden meydana gelmiştir: DÜM, TEK, DÜM, TEK, DÜM, TE EK, DÜM, TEK, TEK.
Darb
Elimiz veya ayağımızı bir defa düzenli hızda yukarıdan aşağıya vurup tekrar yukarıya kaldırmak darp (veya vuruş) meydana getirir. Bu darp müzik zamanlarım ölçmeğe yarar. Mûsikî zamanları sür’atli veya ağır olduğuna göre darp’lar da aynı yürüklük veya ağırlıkta olur.
Darb’ın yukarıdan aşağıya vurulan kısmına basit darp, tekrar yukarıdaki duruma getirilmesine tam darp denir. Gerek yukarıdan aşağıya ve gerek aşağıdan yukarıya yapılan hareketlerin düzenli ve zaman değerlerinin biribirine eşit elması gerekir.
Mûsikîde darp dediğimiz zaman tam bir darb’ı kastederiz. Her müzik eserinin darp’larının sür’ati, eser sâhibi tarafından belirtilir. Bundan başka eserin bünyesinin ve kullanılan usûlün de bu konuda rolü vardır. Böyle olunca, her eser sâhibinin eserin baş taratma darp’ların sür’atini işaret etmesi gerekir.
Bu sür’at bir metronom’la kesin olarak tâyin edilebileceği gibi, bu alet yoksa bir dakika içinde eserdeki darp’lardan kaç tanesinin icrâ edileceğim bir saat ile tesbit ederek eserin baş tarafına yazmak da aşağı yukarı maksadı ifâde eder.

Örneğinde gördüğümüz sayı, eserde mevcut dörtlük zamanlardan 60 adedinin bir dakikada icrâ edileceğini gösterir. Yâni, bir saniyede bir dörtlük nağme icrâ edilecek demektir. Şayet eserdeki zaman ölçüleri dörtlük değil de sekizlik ise o zaman bir dakikada icrâ edilecek sekizlik zamanların sayışım belirtmek gerekir.
Meselâ : Türk aksağı usûlünde 5/8 (beş sekizlik diye okunur) olarak bestelenen bir eserin zamanları eserin basma sekizlik = 100 olarak işaret edilebilir. O zaman bîr dakikada sekizlik zamanlardan 100 tanesinin, yâni hesapça 20 ölçünün bîr dakikada icrâ edileceğim anlarız.
Zamanlar Curcuna Usûlünde olduğu gibi onaltılık birimlerle tesbit edilmişse, hesapiarımızı bu sefer onaltılıklara göre yaparız. Türk mûsikîsînde zamanlar hemen her zaman onaltılık, sekizlik ve dörtlük oîarak yazıldığına göre hesapiarımızı bu üç şekle göre yapmak gerekir.
Mûsikîde darpların çeşitli hızlan olmakla berâber bunlar üç gurupta toplanarak incelenebilir. Eski müzik erbabı eserlerin notalarım yazarken üç şekil kullanmışlardır:
- Küçük değerde notalarla yazılan ve çok yavaş icrâ edilen eserler için sakîl ile yazılmıştır deyimini kullanmışlardır. (Bugün bu şekilde nota yazmaya ihtiyaç yoktur. Batı notası ile iki şekil kullanarak eserlerimizî hiç bir zorluğa uğramadan tesbit edebiliriz).
- İçinde küçük değerde zamanlar fazla kullanılmamış olan eserlerin notaların) birinci şekiideki notaların iki misli değerde yazmışlar ve bu şekle hafifi sanî demişlerdir.
Biz bugün notalarımızın çoğunu bu şekille yazıyoruz. Hafifi sanî yerine sadece hafif deyîmini kullanacağız.
Ancak bu deyimle kasdedilen notanın yazılış şeklidir. icrâ esnâsındaki darp’lann hızı değildir. Darp’ların hızı yukarıda söyledigimiz gibi metronom veya saat’la ayrıca tesbît edilîp eserin basma işaret edilir. - Küçük değerde notaları fazla kullanan bir eserin notasını da ikinci şekîldekî notaların iki misli değerde yazmışlar ve bu şekle hafifi evvel demişlerdir. Biz buna yürük demekde yetineceğiz.
H izi arma göre darp’ları bir kısım müzik erbabı çeşitli guruplara ayırmışlar ve bu konuda kendilerine göre birtakım fikirler ortaya koymuşlarsa da sonuç olarak darp’ları Ağır, Hafif ve Yürük diye üç gurupta toplamak yetecektir.
Bir ağır darb’ın değerini dört kabul edersek, hafif darp’iar bunun yansı kadar yani, iki, yürük darp’iar da bunun dörtte biri, yâni bir değerinde olur.
Tatbîkatta ağır bir darb’ı dört saniyede vurduğumuzu farzedersek, hafif darb’ı iki, yürük darb’ı bir saniyede vururuz.
Meselâ: Bir ağır darb’ı birinci şekilde bîr onaltılık nota ile gösteriyorsak, ikinci şekilde bir sekizlik, üçüncü şekilde bir dörtlük nota ile gösteririz. Yâni, birinci şekilde bir darp içinde bir onaltılık nağme icrâ ediliyorsa ikinci şekilde bir sekizlik, üçüncü şekilde bîr dörtlük nağme icrâ edilir.
Misal olarak düyek usûlünde bestelenmiş bir eseri ele alalım : Bu eseri birinci şekilde yazmak istersek, eserin başına 4/8 ölçüsünü koymak gerekir.
Bu ölçüyü görünce, eserin her zamanınin sekizlik değerde ağır bîr darp’tan meydana geldiğini anlarız. Aynı eseri ikinci şekilde 4/4 ölçüşü ile, üçüncü şekilde 8/4 ölçüşü ile yazmak gerekir.
Bu son ölçü ağır Düyek usûlü ile karıştırılmamalıdır. Bîr eseri yazmadan önce darp’lannın ağırlığı belirtilmelidir. Şayet eserde otuzikilik ve onaltılık gibi küçük değerde zamanlar fazla kullanılmışsa bu eseri yürük şekilde yazmak gerekir.
Bu takdirde notaların değeri iki misli büyür. Yâni otuzikilikler onaltılık, onaltılıklar sekizlik yazılır. Bu suretle eserin çalınıp okunması kolaylaştırılmış olur. Çünkü göz büyük değerde notaları daha kolay okur.
Şayet eserde onaltılık ve otuzikîlîk gibi küçük değerde notalar yoksa ve notalar çoğunlukla iki dörtlük, dörtlük ve sekizlik gibi nağmeleri gösteriyorsa, bu eseri normal tarzda yâni hafîf şekille yazmak gerekir.
Bu takdirde notalar yarı değerde, yâni iki dörtlük notalar dörtlük, dörtlük notalar sekizlik, sekizlik notalar da onaltılık olarak yazılır.
Bununla berâber icrâ zamanları aynı kalır. Bu açıklamadan sonra hafîf şekille yazılmış olan bir eseri orta hızda çalıp okumak, yürük şekille yazılan bîr eseri de iki misli hızlı icrâ etmek gerektiğini kolayca anlayabiliriz.
Yapılan denemelere göre, her gurubun bir dakikalık zaman içinde kaç darb’ı ihtivâ edeceğine dair şöyle bir tablo, pratik faydası bakımından incelemeğe değer görülmüştür.
- Bir dakikalık zaman içindeki darp’lann sayışı 36’yı geçmiyorsa bu darp’lara ağır darplar denir.
- Bir dakikalık zaman içindeki darp’lann sayışı 3672 olursa bunlara hafîf darplar denir.
- Bir dakikalık zaman içindeki darp’la’ rın sayışı 72’yi geçerse bunlara da yürük darp’lar denir.
- Türk müziğinde en hızlı darp’ların sayışı btr dakikada 200’ü geçmez, daha hızlı darp’lar bizim mûsikîmizde kullanılmaz.
Elimizde bir metronom varsa darp’larımızın ağırlığım onunla ayarlayabiliriz. Bu iş mûsikîde oldukça önemlidir. Her eser kendi ağırlığı ile ve kendine mahsus tavrı ile icrâ edilmezse etki ve güzelliğim kaybeder.
Nota yazarken her ölçü bir usûle göre düzenlenir ve bu usüle göre her ölçüde onaltılık, sekizlik veya dörtlük notalardan kaç tanesinin bulunacağı baş tarafta ölçü yerinde gösterilir.
Bir kısım müzik erbabı diyez ve bemol gibi arızaların icrâsını kolaylaştıracağı iddiası ile, meselâ : 9/4 zamanı ihtivâ eden bir usûlü, birincisi 5/4 ikincisi 4/4 iki ölçüye bölmek gibi sakat bir sisteme yer vermiştir.
Bizim fikrimize göre küçük usûllerin bu şekilde bölünmesi yanlıştır. Hele eserin başma konan usûl sayısından sonra ölçülerin bu sayıya aykırı olarak biribirine eşit olmayan iki parçaya bölünmesine ilmî, ne de amelî bakımdan doğrudur.
Ancak diyez ve bemol gibi arızaların icrâsını kolaylaştırmak bakımından büyük usûllerin eskidenberi olduğu gibi 4 eşit değerde ölçülere bölünmesi ve usûlün bittiği son ölçünün çift çizgi ile kapatılması pratik bakımdan faydalıdır.
Bu şekil bölmede her ölçü birbirine eşit değerde olacağından baştaki sayıya aykırı bir hal de meydana gelmez.
Usûlün bittiği yerdeki çift ölçü çizgisi de o usûlde kaç darb bulunduğunu belli eder. Büyük usûllerimizin hepsi de bu şekilde bir bölünmeye uygun kıymettedir.
Batıda basit ve birleşik diye üç ve dört zamanlı iki gurup usûl olmasına karşılık, Türk müziğinde ritmik ahenkleri biribirinden farklı 70’den fazla usûl kullanılmıştır.
Her usûlün kendîsine göre bir inceliği ve güzelliği vardır. Değişik usûllerin çeşitli darp’lardan meydana geldiğini aşağıda birer birer göreceğiz.
Bir usûl içindeki hızlı ve ağır icrâ edilmesi gereken nağmeleri darp’Iara sanatlı bir şekilde bölmek suretiyle tesir bakımından çok önemti sonuçlar alınmıştır.
Hepsi de üç veya dört zamanlı veya bunların katları olan Batı usûllerinde bu incelik yoktur. Buna karşılık Batıda eserin hızlı veya ağır icrâ edilmesi gereken yerlerde notalar üzerine özel işaretler konulması adet olmuştur.
Bununla berâber bu işaretler Türk müziğinde istenen sonuç için elverişli olmayıp eserin belli bir parçasının hızlı veya ağır icrâ edileceğini gösterirler. Çünkü Batıda kullanılan temponun zamanları her zaman eşittir.
Usûllerimizin özelliğini iyice kavrayamayanlar ve büyük usûllerimizin icrâsındaki sanatı güç bulanlar, bunları gereksiz sayarak büyük usûlleri basit ölçülere dönüştürmek istemektedirler.
Bu çürük tezi uzun boylu tenkîde bile değer bulmuyoruz. Türk mûsikîşinasları zengin çeşitli usûllerle sanat kabiliyetlerim ve zevklerim isbat etmiş bulunmaktadırlar.
Türk müziğinde mevcut darplar çeşitleri
- Düm : Bu darp, sağ elin diz üstüne vurulması ile icrâ edilir. 1, 2, 3, 4 ve 5 zamanlı olur. “Düm” ler genellikle kuvvetli vurulan darp’lardır.
- Tek: Sol elin bir defa dize vurulup kaldırılması ile icrâ edilir. 1, 2, 3,4 ve 5 zamanlı olur. “Tek” ler çoğunlukla hafif vurulan darp’lardır.
- Tekâ: Birincî “te” kısmı sağ, “kâ” kısmı sol elle vurulur. 2, 3, 4 ve 5 zamanlı olur. Tekâ darb’ı hemen her zaman orta kuvvettedir.2 ve 4 zamanlı oldukları takdirde darp’ların yarı zamanı sağ, diğer yansı sol elle vurulur. Yâni her iki kısmın zamanı değerce eşittir.
3 zamanlı olduğu takdirde birinci zaman sağ elle, 2 ve 4 üncü zaman sol elle vurulur. Bu da sol elle vurulan “ka” darb’ı, değer bakımından sağ elle vurulan “Te” darb’ının iki katı demektir.
5 zamanlı olduğu takdirde ikisi sağ, üç zamanı sol elle vurulur. Hızlı icrâ edilen bazı halk oyun havalarında birinci kısmın 3, ikinci kısmın 2 zamanlı olduğu eserlere az rastlanmıştır.
Bununla berâber bu istisnâ kuralı bozmaz. - Teke: Dâimâ iki zamanlıdır. Yarısı sağ, yarısı sol elle vurulur. Mûsikîmizde kullanılan en hafif darp budur. Bazıları bu darb’ı Tekâ darb’ı ile karıştırırlar.
Bu doğru değildir, zîra teke darb’ı Tekâ darb’ından daha hafiftir ve dâimâ iki zamanlıdır, ikinci bir şekli yoktur. - Tâhek : Birinci “Ta” kısmı iki elin birden yukanya kaldınlması, ikinci “Hek” kısmı iki elin yine birlikte dizler üzerine vurulması ile icrâ edilir. Her iki hareket de değer bakımından eşittir. Bu darp’lar 2 ve 4 zamanlı olur. Hafif darp’lardır.