Neyzen Rızâ Bey

Neyzen Rızâ Bey’in asıl adı Ali Rızâ’dır. Neyzen Rızâ Bey, Vefa’lı olmadığı halde uzun yıllar oturduğu için “Vefalı Rıza Bey” adı ile de bilinir. Rûşen Ferit Kam, Ali Rızâ Bey hakkında şu bilgileri veriyor:

Oğlu Muzaffer Gürcan, babası hakkında şu maûmatı verdi: Neyzen Rızâ Bey, 1885 yılında İstanbul’da dünyâya gelmiştir ve Feshâne kâtiplerinden İsmail Efendi ile Celile Hanım’ın oğludur.

İlk okulu bitirdikten sonra, Bayezid Rüştiyesi’ne girerek buradan mezun olmuş, az bir zaman zarfında Câmi Dersleri de almıştır.

İlk memuriyetine Evkâf-ı Humayûn Kayıt Kalemi’nde başlamış, sonra Defter-i Hakani Nezareti’nin kuruluşunda Senedât Kalemi’nde nakledilmiş ve derece derece terfi ederek Dersaadet Senedât Kalemi Başkâtipliği’ne kadar yükselmiş ve buradan emekli edilmiştir.

Neyzen Rızâ Bey, Hakkâk Misli Efendi’den ders alarak on sekiz yaşında ney çalmaya başlamış, Beylerbeyi’ne taşındıktan sonra, Beylerbeyi Camii müezzinbaşı Osman Efendi’den söz mûsikimize ait bir hayli eser meşk etmiştir ki, onun mûsiki kabiliyetinin gelişmesinde bu zatın çok büyük tesiri olmuş ve kendisinden çok istifade sağlamıştır.

O yılların ünlü mûsikişinas, hanende ve bestekârlarından Beylerbeyli Hakkı Bey’le de yakınlığı vardı. İstavroz İlkmektebi’nde mûsiki öğretmenliği yapmış, sonra Vefa’ya taşınarak bu muhitte meşhur olan, Bolahenk Nuri Bey ve Hacı Kirami Efendi’den faydalanmış, özellikle Hacı Kirami Efendi’nin takdirini kazanmıştır.

Ali Rızâ Bey, neyzenlikten sonra bestekârlığa da heves etmiş ve kürdilihicazkar makâmında bir şarkı bestelemiştir. Bu eserini hocası Misli Efendi’ye epeyce tereddütler geçirip okuduktan sonra gördüğü takdir ve teşvik yüzünden, bestekârlıkla daha ciddi bir surette meşgul olmuş ve otuz – kırk parça eser meydana getirmiştir. Bu eserlerin ikisi durak şeklindedir; biri uşşak, diğeri yegâh makâmındandır.

Büyük formda bir tek eseri biliniyor. Geriye kalanları muhtelif makam ve usûllerde bestelediği şarkılardan ibarettir. Bilhassa kuvvetli bir duyuş ve anlayışın güzel bir ifadesi olan bu şarkılar, Ali Rızâ Bey’in bestekârlıktaki, bilhassa şarkı bestekârlığındaki maharetini belirtecek mahiyettedir.

Hacı Arif Bey, Şevki Bey, Hacı Faik Bey, Medeni Aziz Efendi gibi geçen yüzyılın en tanınmış ve sevilmiş bestekârlarının tesirleri altında kalan Ali Rızâ Bey’in bu formdaki eserleri, bugün artık şarkı repertuvarımızın en seçkin eserleri arasına girmiştir.

Ali Rızâ Bey çok güzel ney açarmış sonra vurgulu âletlerimizden def yapmak hususunda çok mahirmiş. Yaptığı ince ve zarif donanma fenerleri, kendisinin Beylerbeyi muhitinde Fenari Ali Rızâ Bey diye anılmasına sebep olmuştur.

Ney tavrını kaybetmeden ve bu sazı çığırtma haline getirmeden son zamanlarında nısfiye ile de uğraşmış olan Ali Rızâ Bey, 1923 senesinin Mart ayının yirmi dördüncü günü, İstanbul – Göztepe’de vefat etmiştir.
Kaynak: eksd.org.tr

Bir yanıt yazın