1913 Yılında Üsküdar’ın Bağlarbaşı semtinde dünyâya gelen Semahat Özdenses, Üsküdar Harmanlık İlkokulunda okudu. Üsküdar İmrahor’da Türk Sanat Müziği Ortaokuluna devam etti.
Babası Çanakkale şehitlerinden Yüzbaşı İshak Efendi ve annesi Pakize hanımdır. 1939 yılında Yüzbaşı Fâruk Ergökmen’le evlenmiş, Maçka Valide Çeşmesi semtindeki evinde sakin bir hayât geçirmiş ve Türk musikisine yeni isimler kazandırmak için hocalık yapmıştır.
1934 yılında yakın dostları olan Bedriye Hoşgör hanım’ın evinde Lemi Atlı, Hayriye Hanım, Kemal Niyazi Seyhan’la tanıştı ve Özdenses’in sesini dinleyen üstadlar, hemen derslere başladılar. Bu olay onun okulu bırakması ve tamamemn kendisini musikiye yönlendirmesi için ilk adım olmuştu.
Yaklâşık dört ay sonra Beyoğlu Ambasadör’deki iki odalı Radyo Evinde Medeni Aziz Efendi‘nin “Kerem eyle mestane kıl” isimli eseri ilk şarkısını okuyordu. İlk şarkı ile kendini kendini birden plak piyasasıyla tanıştırdı ve Odeon plak şirketi ile sesini duyurmaya başlayan Özdenses, bir yandanda Lemi Atlı, Refik Fersan ve Faire Fersan’dan dersler almaya devam etti.
İlk plağı, İsmail Hakkı Bey‘in Hüzzam makâmındaki “Beklerim hergün bu sahillerde” isimli şarkısı ile piyasa çıktı. 1938 yılında Ankara Radyosu’na davet edildi. Müzik eğitimi ve canlı yayınlarla, emekli oluncaya kadar Ankara Radyosuna devam etti. Kadıköy Belediyesi’ne bağlı Altunizade Kültür ve Sanat Merkezimizde, çok sayıda öğrenciye ders verdi.
1940 yılında bestekarlık hayâtına başlayan Semahat Özdenses, Uşşak makâmında “Akşam oldu hüzünlendim ben yine” ve “Her mevsim içimden gelir geçersin” Hüzzam makâmındaki “Dün gece mehtaba dalıp hep seni andım” adlı şarkılarıyla, adını altın harflerle Türk musikisi bestekarları listesine yazdırıyordu.
Semahat Özdenses’in toplam 35 adet bestesi, T.R.T. repertuarında bulunmaktadır. 1971 yılında İstanbul’a gelerek, İstanbul Radyosu’nda göreve başladı. Kadıköy Belediye Başkanlığınca Kadıköy Kültür Merkezine ismi verildi. Üsküdar İlçesi Boybey Sokakta ikamet ettiği sokağın diğer adı da, Semahat Özdenses Sokağı olarak adlandırıldı.
“Bu kayıplarla bir dönem sona eriyor“
Semahat Özdenses, geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Avni Anıl gibi, belirli bir kuşağın temsilcisiydi. Bu sanatçıları, klasik biçimli şarkı formunun en son temsilcileri olarak niteleyebiliriz. Maalesef bu kayıplarla bir dönem kapanıyor.
Semahat Özdenses, üslubuyla toplumun beste hafızasında önemli bir yer edinmişti. Onun şarkılarını, o dönemki gençliğin pop müzik ihtiyacını karşılamak gibi düşünebiliriz. Biz bu şarkılardan hareketle makam ve üslup konseptlerine dair pek çok bilgi edindik. Gönül Paçacı
“Çok önemli bir insandı“
Sesi ve eserleriyle çok önemli bir sanatçımızdı. Belki çok fazla eseri olmayan bir besteciydi, ama şarkıları yıllarca gündemden düşmedi. Musiki meclislerinde de doğru sözlülüğüyle, sohbetiyle, bir hanımefendi olarak çok yer etmiştir.
Saydığım ve sevdiğim bir kişiydi, yıllarca T.R.T.’de birlikte musiki yaptık. Avni Anıl’dan sonraki çok önemli kayıplarımızdan biri. Hepimiz çok üzüldü, dostluğu bakımından da, yaşlı bir bestekâr olarak bizim gibi daha genç kuşak sanatçılara olan saygısı bakımından da çok önemli bir insandı. İnci Çayırlı
“Besteleri çok sevilmişti“
Semahat Özdenses, hepimizin büyüğü, bizden önceki nesilden sevgili ablamızdı. Kadın besteci hakikaten çok az olduğu için, kendisinin besteleri toplumda çok sevilmişti.
Herkes bir şeyler çiziktirebilir, ama kalıcı olmak zordur. Semahat Ablamız’ın besteleri hafızalarda yer etti. Kişi olarak da fevkalade sevilen, fevkalade tatlı biriydi. Tülin Yakarçelik
“Önemli bir bestekârdı“
Semahat Özdenses, çok eskiden beri tanıdığımız değerli bir ablamızdı. Pek çok plak yapmış ve zamanında bu plaklar çok fazla satmıştır. Yaptığı her eser pek çok sanatçı tarafından icra edilmiştir ve hâlâ da edilmeye devam etmektedir. Bir hanım bestekâr olması da özelllikle önemlidir. Melahat Pars‘la birlikte, en önemli kadın bestekârlarımızın başında gelirdi. Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca