
Bestesi Selâhattin Pınar’a, güftesi Yusuf Ziyâ Ortaç’a âit olan, kürdîli hicazkâr makâmı, aksak usûlündeki şarkının; bütün bilgileri, sözleri, notası ve video yorumları.
Eserin Künyesi
Bestecisi: Selâhattin Pınar
Güfte şâiri: Yusuf Ziyâ Ortaç
Makâmı: Kürdîli hicazkâr makâmı
Usûlü: Aksak usûlü
Formu: Şarkı formu
Sözleri
Nereden sevdim o zâlim kadını?
Bana zehretti hayâtın tadını
Sormayın söylemem asla adını
Bana zehretti hayâtın tadını
Öyküsü

“Nilgün ve Altın Pınar’la, önce bahçede oturuyorduk. Hava biraz serinler gibi olunca, içeri girdik. Bulunduğumuz yer, “dağın başı”, çıt yok. Müzik setinden, bir erkek sesi geliyor. Selâhattin Pınar okuyor: “Nereden sevdim o zâlim kadını… Zehretti bana hayâtın tadını.”
Altın bey, hışımla kalkıyor ve amcasını susturuyor.
– Altın bey, Selâhattin Pınar bu şarkıyı kim için yaptı?
– Kim için olacak, eşi için.. Afife yengem için… Afife Jâle… Hiç mutlu olmadı amcam. Yengemden çok çekti.
Nilgün hanım: Altın… Sevgili kocam, çok ricâ ederim.
Altın bey: Yalan mı? Devamlı içerdi yengem. Ne olacak, alkolik karı.
Nilgün hanım: Ölmüş, gitmiş. Ölenin arkasından…
Altın bey: Neden konuşmayacakmışım? Anayasa, yasak mı koyuyor? Afife yengem, esrar da içerdi… Amcam, çok acı çekti. Yengem onu, öyle mutsuz etti ki. Amcam, bir gün ne yaptı, söyleyeyim mi?
– Ne yaptı?
– Oturdu, yeni bir şarkı daha yaptı: Beni de alın ne olur, koynunuza hâtıralar.
Kaynak: sabah.com.tr
Hicâz makâmındaki Selâhattin Pınar bestesindeki gibi, “Bir bahar akşamı” rastlaştılar. İstanbul, Kuşdili Çayırında. Hafız Burhan konserinde, Selâhattin Pınar, üstadın arkasında tanbur çalıyordu.
Afife Jâle ise, Darulbedai’de sahneye çıkarak “Tiyatrodaki, ilk Müslüman kadın oyuncu” olarak tarihe geçmiş, ancak tiyatro, zaptiye tarafından basılınca, kapı önüne konulmuştu. İşsiz, sahnesiz ve kimsesizdi. Acısını, yatıştırıcı haplarla, dindirmeye çalışıyordu. İkisi de, 25 yaşındaydı. Şarkıdaki gibi;
Bir bahar akşamı rastladım size
Sevinçli bir telaş içindeydiniz
Derinden bakınca gözlerinize
Neden başınızı öne eğdiniz
İçimde uyanan eski bir arzu
Dedi ki yılardır aradığım bu
Şimdi soruyorum büküp boynumu
Daha önceleri nerelerdeydiniz
dediler ve evlenmeye karar verdiler. Selâhattin Pınar, bir gün, eşinin öğle uykusu için çekildiği odasının, anahtar deliğinden içeri baktığında, damarına, morfin şırınga ettiğini gördü ve çöktü. Morfin için, eczacıyla ilişkiye girmişti, Afife.. Ama Pınar eşine, öfkeden çok, merhamet duyuyordu. Onu, hayâta döndürebilmek için, çırpınmaya başladı.
Sürekli melânkolik besteler yapar olmuştu. Bunun üzerine Afife, “Terk et beni” diye, yalvardı ona. “Yoksa, sen de mahvolacaksın, bırak beni, gideyim” dedi. Pınar, 6 ay sonra, Afife Jâle’yi terk etti. Şimdi, ikisi için de, en kötü yıllar başlıyordu.
Afife Jâle, kimsesizliğinin, terk edilmişliğinin, yoksulluğunun son durağı, Balıklı Rum Hastanesi’nde vefât etti. Cenazesine, 4 kişi katıldı. Mezâr yeri de, mektupları ve fotoğraflarıyla birlikte, kaybolup gitti, unutuldu. Selâhattin Pınar, Afife’nin ölümünün ardından, paraladı kendini… Nice hicran dolu besteye imza attı. Son katıldığı radyo programında, “Hâtıralar” şarkısını seslendirdi:
Beni de alın ne olur koynunuza hâtıralar
Dolanıp kalayım bir an boynunuza hâtıralar
Yeriniz ne, yurdunuz ne, benden böyle korkunuz ne
Duyuyorum sesinizi bâzen derin bir uykudan
Dinliyorum uzakları kalkıp derin bir uykudan
Beni de alın ne olur koynunuza hâtıralar
Bu ömür tükenecek yolunuza hâtıralar
Bir süre sonra, müdâvimi olduğu, Todori meyhânesine gitti. Doktorların, yasak ettiği ne varsa, hepsini ısmarlayıp, sofrayı donattı. Rakısını yudumlarken, son nefesini verdi. “Her yıl, ölüm yıldönümümde, mezarıma bir büyük rakı dökün” diye vasiyet etti. Mezarlığa giden son yolculuğuna, kendi bestesi çalınarak uğurlandı;
Söndü yadımda akisler gibi aşkın seheri…
Duruyor gözlerinin, kalbimin üstünde yeri
Kupkuru yollarda ümitsiz yaşadım bîkesim
Bülbülün duymadı zarını, gül bahçeleri
Notası
Video Yorumları
Ahat Uruk – Ud taksimi: Hüseyin Erci
Turhan Toper